Haber

Sıla, Şarkılarım Fizik Problemi Gibiydi

SILA

Sıla, Şarkılarım Fizik Problemi Gibiydi

Şarkıcı Sıla, konuşmacı olarak katıldığı Bodrum’daki Edebiyat Günleri’nde şarkı yazarlığı serüvenini anlattı.

Edebiyatla İlgisi ve Şarkı Yazarlığı

Türk Pop Müziği’nin hem en üretken şarkı yazarlarından hem de en güçlü seslerinden biri olan Sıla Gençoğlu, Bodrum’da katıldığı etkinlikte edebiyatla ilgisini ve şarkı yazarlığında geçirdiği evreleri anlattı. Türkiye’nin en sevilen şarkı yazarlarından biri olan sanatçı, kariyerinin başında yazdığı şarkılarla ilgili konuşurken, “İyi şarkı yazana kadar insan kötü şarkı yazmak zorunda kalıyor. O zamanlar benim şarkılarım fizik problemi gibiydi. Çözümlemesi, anlaşılması, dinlemesi zordu.” dedi.

3. Akdeniz Edebiyat Günleri

Zülfü Livaneli’nin öncülüğünde Livaneli Vakfı, Bodrum ve Muğla Büyükşehir Belediyeleri’nin düzenlediği 3. Akdeniz Edebiyat Günleri’ne İlker Kaleli, Teoman, Harun Tekin gibi ünlü sanatçılar da katıldı. Festivalin açılış davetine Sıla Gençoğlu ve oyuncu İlker Kaleli birlikte geldi. Sıla, şarkı yazarlığı kariyerini anlattığı sunumuyla büyük alkış aldı. Başrolünü oynadığı İspanyol dizisi “La Pasion Turca”nın 22 ülkede top 10 listesine girmesiyle gündemde olan İlker Kaleli, yerli ve yabancı davetlilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.

Sıla’nın Yazarlık Serüveni

Festivalde Sıla Gençoğlu’nun yazarlık serüveniyle ilgili yaptığı samimi sunumu dakikalarca alkışlandı. Sıla, şarkı yazarlığı kariyerinde geçirdiği evreleri anlatırken şu ifadeleri kullandı: “İyi şarkı yazana kadar insan kötü şarkı yazmak zorunda kalıyor. O zamanlar benim şarkılarım fizik problemi gibiydi. Çözümlemesi, anlaşılması, dinlemesi zordu. Yazı ön planda müzik ikinci planda bir insandım. Bu şarkılar yazılırken büyüklerimden müzisyen abilerimden yol görmeye, yol almaya çalışırken konunun form tutmakla ve şarkıların bir forma girmesiyle ilgili olduğunu anladım.

Çocukluk ve Gençlik Etkileri

Çocuklukta, ilk gençlikte tutunduğumuz yazarlar, şairler, müzisyenler, birçok kahraman var hayatımızda. Ve tabi çok öykünüyorsunuz onlara. İster istemez küçük küçük alıntılar taklitler çokça oluyor. Ta ki orijinal form tutturulana kadar. Orijinal formunuzu tutturduğunuzda zaten dışardan da bunun onayını alıyorsunuz. Ve sonra o öykündüğünüz kahramanlardan biri olmuşsunuz. Başkalarına yol gösterecek bir kahraman. Böyle bir süreç bu. O zamana kadar yazdıklarınızla meşhur olmuşsunuz, şöhret kazanmışsınız. İnsanlar hep duydukları şarkıları duymak istiyorlar. Tabi sonrasında da süreç daha zorlu yerlere geliyor. Şarkılardaki form değişikliği. Diğeri de kamu önünde olunca şarkılardaki form bağımlılığı. Tabi gelişmeniz için değişmeniz, yol almanız gerekiyor. Sanatsal olarak kendinizi buradan dürtüyorsunuz. Fakat bir tarafta da aynı şeyleri duymak isteyen dinleyicileriniz var. Ben ‘Bir vur kadehi ustam’ daha yapmadın’ diyeni çok duyuyorum. E yapılmışı var ya. Yapılmıştan bir tane daha niye yapayım ki?

‘Sanat sanat için mi, sanat toplum için mi’ klişesine girmek istemem ama ben sonunda ikisinden de yapmaya karar verdim. İnsanın kendini ispatlayana kadar içinde yoğun bir anlaşılma isteği, yangın, heves bir sürü şey oluyor. Burada dengeyi yönetmek de bir sanat. Ben onun yolunu sanırım şöyle buldum. Pervasız olduğum, beğenilme endişesi yaşamadığım zamanlara, o ruh haline tekrar dönerek kaygılarımı azalttım. Merdivende şiir okuyamayan bir çocuktum. Ama mesleğim beni özgürleştirdi. Mesleğime ve bütün kahramanlarıma teşekkür ediyorum.”